Barselona Neden Izgaraya Yerleştirilmiş Gibi Duruyor?

Yıl 1852. İspanya. Karmaşık ve dar sokakları saman ve at pisliği ile kaplanmış olan Barselona, sarı humma belasından zor kurtulmuş olan halk, kolera gibi yeni salgın hastalıkların pençesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Paris ve Londra gibi büyük şehirlerden bile daha fazla nüfus yoğunluğuna sahip olan Barselona’yı koruması gereken duvarlar, şehri ölümcül bir darboğaza sokuyor. 

Yıl 2022, Türkiye. Instagram’da bir sayfa, Barselona’nın ilginç özelliklerini anlatmaya şehrin bayram çikolatalarını andıran ızgara görünümüyle başlıyor. Şehrin geometrik yapısı gerçekten de göz alıyor. 170 yılda şehirde yaşanan değişim ise tek bir kişiyle başlıyor: Ildefons Cerda. Politika, sınıf mücadelesi, entrika ve en sonunda şehirleşme kavramının doğuşuyla sonuçlanacak bu yolculuğa hoş geldiniz. 

Roma’ya isyandan doğan şehir: Barselona

Tarihte Pön Savaşları adı verilen iki uzun savaş, bugün Roma İmparatorluğu olarak bildiğimiz imparatorluğun hakim güç olmasının, Kartaca’nın da yok olmasının nedenidir. Bu savaştan geriye kalan izlerden biri ise, Hamilcar Barca’nın ve takipçilerinin yaşamak için kurdukları Barselona şehridir. 

O dönemde kurulan Barselona, en nihayetinde bir askeri merkezdi ve şehrin surları, savunulmasını kolaylaştıracak özellikleri ve coğrafyaya uygun olarak tasarlanmış sokakları vardı. Bu yapı, 1800’lere gelindiğinde şehrin artan önemini karşılamaya yetmeyecekti.

Bir gün şehre bir adam gelir

Sanayi Devrimi ile birlikte yoğun çalışan bir limana ve pek çok üretim merkezine sahip olan Barselona, her geçen gün kalabalıklaşmaya başladı. 1850’lere gelindiğinde ise şehir, Sarı humma ve kolera gibi salgınlar yüzünden büyük kayıplar verdi. Bu da sorunun çözümü için yeni yaklaşımlar gerektiğini ortaya çıkardı.

Barselona’da ortalama ömür o kadar kısalmıştı ki, zenginler için beklenen yaşam süresi 36 yıl, fakirler için 23 yıl olmuştu. Duvarlar, nüfusu tek bir bölgede toplamaları, sosyal mesafeyi çok çok azaltmaları ve temiz havayı engellemeleri ile şehir için bir sağlık sorunu haline gelmişti. 

Öncelikle şehrin Ortaçağ’dan kalma duvarları yıkılarak işe başlandı. Sonrasında ise herkes aynı soruyu sormaya başladı: “Peki tamam, duvarları yıktık ama şimdi şehir nasıl genişleyecek?” Bu sorunun cevabını vermek kolay olmadı. O dönemde de Katalanlar, kraliyet yanlıları ve diğer topluluklar arasında politik çekişmeler devam ediyordu. 

Barselona, Katalan bölgesinin en zengin kenti olmuş, burjuva-işçi mücadelesine ev sahipliği yapmaya başlamıştı. Her cephenin temsilcileri kendi istedikleri gibi bir genişleme planı sunuyordu. Hali hazırda son 50 yıllık sürede Napolyon’un işgali, bir halk isyanı, iki salgın, irili ufaklı pek çok yangın görmüş olan şehir daha fazlasını kaldıramazdı. Bu yüzden işi görece nötr kalan bir isme verdiler: Ildefons Carda.

Ildefons Carda Katalan bir mimardı. İnşaat mühendisliği eğitimi de almıştı. Kardeşlerinin ölümünün ardından aile servetini miras alan Carda, kendisini şehir planlamaya vermişti. Barselona’nın genişleme planını seçmek için açılan yarışmaya katıldı ve kazandı. Sonrasında, yepyeni bir alanı ortaya çıkaracaktı.

Sınıfsız ve yemyeşil bir şehir hayali

Carda, sınıfsız ve herkesin her yere yürüyerek erişebileceği bir şehir hayal ediyordu. Bunu gerçekleştirmek için de özel bir plan yaptı. Üç farklı blok tipini kullanarak Barselona’yı bir ızgara şeklinde genişletecek olan Eixample (Genişleme) projesi ile şehirleşme kavramını da bulmuş oluyordu.

Carda’nın amacı kırsaldaki komşuluk ve insan iletişimini, temiz havayı şehirlere taşımak, bir yandan da şehirlerin getirilerini korumaktı. Karşılıklı iki binadan, n şeklinde ancak bitişik olmayan üç binadan ve L şeklinde iki binadan oluşan üç farklı blok tasarladı. Böylece hiçbir binanın etrafı kapanmayacak, ayrıca blokların içindeki yeşil alanlardan yaya seyahati gerçekleştirilebilecekti. 

Barselona: 7 mahalleli şehir

Cerda’nın orijinal planı şehre eklenecek 7 yeni mahalle içeriyordu. Eski şehir merkezinin neredeyse dört katı bir alan kaplayan bu mahalleler arasında tren yolları ve ana yollar için de boşluklar bırakılmıştı. Bu boşluklar ve yollar o dönemin yaşayışına göre aşırı geniş gözükse de, Cerda’nın bir vizyonu vardı. 

Gelecekte trenlerin insanlara yetmeyeceğini düşünen Cerda, “Yarın bir gün bunlar daha küçük buharlı makineler yaparlar, herkes kendi kapısının önüne çeker bir tane, atsız at arabası gibi durur makineler orada.” diye düşünerek hem park alanı olması, hem trafiğe izin vermesi, hem de binaların sürekli güneş almasını engellememesi için sokak ve caddeleri geniş tutmuştu.

Üstelik böylece daha iyi hava akımı sağlayabilecekti. Carl Benz daha arabaları bulmadan 30 yıl öncesinde arabaları düşünen Cerda, blokların önünde sağın-solun daha rahat görülebilmesi için 45 derecelik açıyla boşluklar bırakmıştı. 

Bir şehrin ne olduğu yeniden tanımlanıyor

Cerda yalnızca “Hadi burada böyle yeşillikli evler olsun” dememiş, bir şehrin nasıl olması gerektiğine dair bir vizyon da geliştirmişti. Kendi zamanında olmayan şehir planlamanın temellerini atmıştı. En önemli fikri ise şehirlerin insanların sadece yaşadığı yerler değil, aynı zamanda refahın da kaynağı olması gerekliliğini savunmasıydı. Modern şehirlerin nasıl olması gerektiğine dair ilk metodik bilimsel çalışmaları yaptı. 

Bu çalışmalarının sonucu olarak bir kişinin şehirde sağlıklı yaşayabilmesi için gereken hava miktarını doğru bir şekilde hesapladı. Şehirdeki halkın yapabileceği işleri detaylandırdı. İhtiyaç duyulabilecek pazar yeri, okul, hastane gibi yapıları haritalandırdı. Dar sokakların olduğu yerlerde ölümlerin de daha çok olduğunu meydana çıkardı. Hatta 1867’de yazdığı Şehirleşmenin Genel Teorisi adlı kitabıyla şehirleşme sözcüğünü de bulmuş oldu. 

Cerda’nın bu planının temelinde ise yerleşimlerin sınıflardan bağımsız olması inancı yer alıyordu. Döneminde rakipleri tarafından komünistlikle de suçlanmasına neden olan bu düşüncesi, aslında fakirlerin de zenginlerin de aynı hizmetlere erişebilmesini amaçlamasından kaynaklanıyordu. Zaten kendisinden önce fakir halkın ya da alt tabakanın nasıl yaşadığını çok fazla önemseyen kimse de yoktu. 

Peki bugün Barselona, gerçekten bir ütopya mı?

Bloklar arasındaki yemyeşil parklardan her yere yürünebilen, trafiğin sıkıntısız bir şekilde aktığı, zenginin de fakirin de aynı imkanlara erişim şansı olduğu Barselona ütopyası bugün yaşamaya devam ediyor mu? Ne yazık ki hayır. Bunun da çeşitli nedenleri var.

İlk olarak, Cerda’nın planları zaman içerisinde pek çok değişikliğe uğratıldı. Binalar yükseldi. Köşeler birleştirildi. Yeni yapılar için bloklar, köşeden traşlanmış kareler haline getirildi. Parkların yerini otoparklar aldı. 

İşin trajikomik yanı var bir de

Barselona’yı Barselona yapan Cerda, Barselona şehrinde pek de sevilmedi. Yukarıda bahsettiğimiz politik çekişmelerin bir parçası olması nedeniyle şehirde her zaman şüpheyle karşılandı. Kaldı ki kendisi aslında bu çekişmenin parçası olmak falan da istemiyordu. 

İlk genişleme planı için Barselona şehir konseyi bir yarışma açmış, yarışmanın kazananı olarak da kendi baş mimarları Antoni Rovira’yı seçmişti. İspanyol Hükümeti ise bunun üzerine, şehir konsüllerinin üzerinde bir güç olan ve Kamu İşleri Bakanlığı diye çevirebileceğimiz bir bakanlık kurdu. Bu bakanlık ise görevi Rovira’dan aldı ve Cerda’ya verdi. 

Cerda bu yüzden Barselona’da kendisini kabul ettirmekte oldukça zorlandı. Zaten mühendislerle mimarlar arasında bir çekişme varken, kendisinin tepeden inme şekilde geldiğini düşünen Barselonalı mimarlar, Cerda’yı entelektüel ve ideolojik açıdan karalamaya karar vermişti. Binaları tekdüze olmakla, sokakları gereksiz geniş olmakla, Cerda da komünist topluluk binalarına benzeyen kareler inşa etmekle suçlanmıştı. 

Yine de 1980’ler-1990’lar sonrasında, özellikle şehrin yapısının 1992 Barselona Olimpiyatları’nda aldığı övgülerin ardından, Katalanlar şehrin geçmişini yeniden incelemeye başladı. Kendi zamanında hakkı yenilmiş, yepyeni bir alan kurmuş olan Ildefons Cerda, 1876 yılındaki ölümünün üzerinden yüz yıldan fazla geçtikten sonra yeniden onurlandırıldı.

Şimdi Barselona, bir zamanlar kötü gözle baktığı bu vizyonerin planladığı yapıya dönmek için çalışmalar yapıyor.

Yorum yapın