Dünya Edebiyatında Yazılan İlk Roman Nedir?

17. yüzyılın henüz başında, İspanyol yazar Miguel de Cervantes tarafından kaleme alınan Don Kişot isimli roman sayısız dile çevrildi ve bugün kendine hayran olan pek çok okuyucu kazandı. Anlatı elbette güzel ancak onu bu kadar ünlü yapan dünya edebiyatındaki ilk roman olmasıdır. Sahi, gerçekten öyle mi? Maalesef en popüler yanlış bilgilerden bir tanesi, dünya edebiyatındaki ilk romanın Don Kişot olduğudur. Peki gerçek ne?

Dünya edebiyatındaki ve hatta tarihteki ilk roman olarak nitelendireceğimiz eser, bin yıldan uzun bir zaman önce kadim bir kültüre sahip olan Japonya topraklarında yazıldı. Üstelik bu eserin yazarı bir kadındı. O dönemin şartlarını düşündüğümüz zaman bir kadının yeterince eğitim alabilmesi ve roman yazacak kadar kendini geliştirebilmesi büyük bir başarıdır. Gelin dünya edebiyatındaki ilk romana biraz daha yakından bakalım.

Farkı daha iyi anlayabilmek için roman türüne bakalım: Roman nedir, özellikleri nelerdir? 

Edebi bir yazım türü olan romanın en dikkat çeken ve diğerlerinden ayırıcı özelliği düz yazı biçiminde yazılıyor olmasıdır. Hikaye ve benzeri türlere göre çok daha uzundur. Gerçeklerden ilham alsa da temel özelliği kurgusal olmasıdır ancak bu kurgusallığı insanın gerçek deneyimlerine dayandırır. Belki de en önemli özelliği sayfalarca dolusu anlatıyı temiz, birbirine bağlı bir olay örgüsü içinde okuyucuya aktarmasıdır. Romanlar basılı eserlerdir. 

Bu noktada bir parantez açalım; roman hakkında bu temel bilgileri paylaşmamızın amacı okuyucuya ansiklopedik bir bilgi vermek değil, romanın ne olduğundan emin olmanızı sağlamak. Çünkü dünya edebiyatındaki ilk romanın milattan sonra binli yıllarda yazıldığını duyunca ‘Nasıl ya o zaman Gılgamış Destanı ilk romandır.’ şeklinde yanlış tepkiler olabilir. 

Türün ilk örneği olarak dünya edebiyatında yazılan ilk roman nedir, kim yazmıştır? 

Dünya edebiyatında yazılan ilk roman Genji Monogatari, İngilizce adıyla The Tale of Genji isimli eserdir. Ülkemizde Genji’nin Hikâyesi adıyla yayımlanan romanın yazarı, Murasaki Shikibu isimli sarayda görevli soylu bir kadındır. Murasaki Shikibu’nun Genji Monogatari’yi yazmaya 1001 yılında başladığı ve 1010 yılında tamamladığı düşünülüyor. Roman 800 waka ve 54 bölümden oluşmaktadır. 

Bu benzersiz eserin yazarı Murasaki Shikibu kimdir? Hakkında pek bilgi yok: 

Genji Monogatari, İngilizce adıyla The Tale of Genji romanının yazarı Murasaki Shikibu’nun 978 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde dünyaya geldiği ve yine burada 1014 yılında hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Aslında Murasaki Shikibu yazarın gerçek adı değil. Murasaki adı romandaki kahramanın lakabından geliyor. Shikibu ise yazarın babasının görevli olduğu bürodaki unvanının bir yansıması.

Murasaki Shikibu, Japonya’nın en asil ailelerinden olan Fujiwara soyundan geliyor. Ancak bölgenin akrabalık yapısına göre kendisi bu ailenin pek de asil olmayan uzak bir kolunu temsil ediyor. Shikibu, İmparatoriçe Jōtō Mon’in’in sarayında nedime olarak görev yaptığı ve asil bir ailenin akrabası olduğu için iyi bir eğitim alarak Çince öğrendi. Uzak bir kuzeni olan Fujiwara Nobutaka evlendi ve bir kız çocuğu oldu. 

Yazıldığı dönem kimsenin önemsemediği The Tale of Genji romanının kıymeti uzun yıllar bilinmedi:

The Tale of Genji adıyla ilk kez 1935 yılında İngilizceye 6 cilt olarak Arthur Waley tarafından çevrilen Genji Monogatari, 1976 yılında aslına daha sadık bir şekilde Edward Seidensticker tarafından tekrar çevrildi. Son olarak 2001 yılında Royall Tyler çevirisiyle ve notlarla zenginleştirilmiş olarak tekrar basıldı. 

Genji Monogatari romanının İngilizceye çevrilme macerası sonra derece önemlidir çünkü ancak çevirisi yapıldığı zaman tüm dünyada adı duyulmuş ve Japon edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilmiştir. Gariptir, dünya edebiyatının ilk romanı olarak kabul edilen Genji Monogatari, yazıldığı dönem bile kıymet görmedi.

Harvard Üniversitesi’nde görevli Japon Kültürü uzmanı Melissa McCormick’in aktardığına göre; Murasaki Shikibu, Genji Monogatari eserini yazdığı zaman dönemin edebiyat loncasına gösterdi. Maalesef aldığı yanıt son derece aşağılayıcıydı. Çünkü o dönemin düşüncesine göre kurgu eserler edebi hiyerarşinin en alt basamağında kabul ediliyordu. Zaten onlara göre kalitesiz kurgu roman türündeki eserin yetmezmiş gibi bir kadın tarafından yazılmış olması, onun hiç var olmaması anlamına geliyordu.

Japon aristokrasisini en çıplak haliyle anlatan Genji’nin Hikâyesi romanının konusu:

Murasaki Shikibu tarafından kaleme alınan dünya edebiyatının ilk romanı Genji’nin Hikâyesi’nde Prens Genji isimli aristokrat bir karakterin başarılar, şiir, müzik, sanat ve aşk dolu hayatı anlatılıyor. Kibar ve zarif bir insan olan Prens Genji, roman boyunca pek çok farklı kadınla tutku dolu aşk maceraları yaşar. 

Prens Genji’nin gönül maceralarından bahsedildiği için bu romanın bir aşk hikayesi anlattığını düşünmeyin. Sayfalar ilerledikçe roman çok daha sert bir konuya geçerek Budizm inancından söz etmeye başlıyor. Budistlerin dünyanın boş ve anlamsız olduğu şeklindeki yaygın düşüncesine benzersiz bir bakış açısıyla yaklaşan yazar, insani duyguları doğa güzellikleriyle birleştirerek yer yer aksiyonun tavan yaptığı sahneler anlatıyor. 

Genji’nin Hikâyesi eseri, tarihin ilk romanı olarak kabul edildiği için edebi değeri tartışılmaz. Ancak edebi değerinin yanı sıra tarihi bir değeri de vardır. Çünkü kitabın her bir sayfasında 11. yüzyıl Japon aristokrasisine dair benzersiz bilgiler görürüz. O dönemin aristokrat insanlarının kültürü, eğlence anlayışı, giyim tarzı, ahlaki anlayışları ve günlük hayatları bu romanla birlikte günümüze kadar aktarılmıştır. 

Peki Türk edebiyatında ilk roman nedir?

Roman türü, Türk edebiyatına 19. yüzyılda Tanzimat döneminde girmiştir. Türk edebiyatındaki ilk roman hakkında farklı görüşler vardır. Şemseddin Sâmi tarafından kaleme alınan ve 1875 yılında kitap olarak yayımlanan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eser, Osmanlıca harflerle basılmış ilk romandır. 

Bazı kaynaklar 1851 yılında Vartan Paşa tarafından kaleme alınan Akabi Hikayesi adlı eseri ilk Türkçe roman olarak kabul ederler ancak Ermeni harfleriyle basıldığı için Osmanlıca basılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat eserini Türk edebiyatındak ilk roman olarak kabul edenler çoğunluktadır. 

Günümüzden bin yıl önce bir kadın yazar tarafından kaleme alınan dünya edebiyatındaki ilk roman nedir sorusunu yanıtlayarak bu eser hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Belki bir gün tozlu bir kütüphanenin rafları arasında kaybolmuş yeni bir eser bulunur ve edebiyat tarihi hakkında bildiğimiz her şey tekrar değişir. Konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 

Yorum yapın